16 Nisan 2024

23 visiteurs en ce moment

100e anniverssaire de la république de Turquie

Türkçe

PKK dini nasil propaganda haline getirdi ?

Publié le | yazan Helin Demir | Nombre de visite 425

Bugünlerde Türkiye’de gündemi meşgul eden iki kaygı var. Biri seçimler, diğeri ise Kuzey Irak’taki gelişmeler. Kuzey Irak’taki gelişmelerin temel belirleyici unsuru PKK olarak görülüyor. Şiddeti temel alan politikalarıyla PKK, insanlar için güvenlik duygusunu, ülkenin birliğini tehdit eden bir yapı. Bu özelliğiyle de demokratik gelişimin ve açılımın önünde en önemli tehdit olarak görülüyor. ‘Bölücü terör’ denince akan suların durduğu ülkemizde PKK, kimi kesimlerin iç politikadaki dengelerle, demokratik açılımlarla oynama kabiliyetinin en önemli unsuru.

Geçen haftalarda Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın bazı imamların PKK’ya yardım yataklık yaptığı yolundaki açıklaması ve sonrasında Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanan habere göre, PKK’nın son zamanlarda imamlar üzerinde yeni bir oluşuma gittiğinin altı çiziliyor. PKK ve Öcalan’ın, son dönemler içerisinde İslam’a eskisinden farklı yaklaştığı bilinen bir gerçek. Kimileri taban bulmakta zorlanan PKK’nın bu yöntemi izlediğini dile getirirken, kimileriyse gelişmeyi geçmiş dönemde Hizbullah’la ortaya çıkan İslami potansiyelden yararlanma olarak görüyor. Ama bilinen bir gerçek şu ki 1991 yılında PKK’nın başta Kürdistan İmamlar Birliği olmak üzere bir dizi yeni oluşum kurduğu.

Bakın, Abdullah Öcalan, örgütün yayın organlarından Serxwebun Dergisi’nin Kasım 1990 tarihli sayısında yer alan “Kürdistan’da Türklük, İslamiyet ve Ulusal Kurtuluşçuluk” adlı yazısında görüşlerini nasıl dile getiriyor;

“Dinin, antiemperyalist, anti sömürgeci bir temelde ve halkın tarihi geleneklerine uygun bir mücadele aracı olarak kullanılmasına ön ayak olması gerekir. Dinin son tahlilde bir devrim ideolojisi olduğunu, en azından doğuştan bu anlama sahip olduğunu ve İslam’ın çıkışında devrimsel bir çıkış olduğunu söyledik. Gerekli örgütlenmeleri yaparak tarikat ve mezheplere ulaşmalıyız…”

Yine Serxwebun Dergisi’nin 1990 Ağustos tarihli sayısında yayınlanan “PKK 2.Ulusal Konferans Kararları”nda; “Dini ve mezhepleri PKK çevresinde örgütlemek, çeşitli mezhepleri PKK ideolojisi açısından değerlendirmek, Yezidileri ve Hıristiyanları da PKK çevresinde örgütlemek, İmamlar Birliğini kurumlaştırmak” gibi söylemlere yer veriliyor.

PKK’ya yakın çizgideki “Özgür Halk Dergisi”nin Şubat 1991 tarihindeki yayınında ise din konusunda şu görüşler yer alıyor: “Din gerçeğine komünizm adı altında inkarcı yaklaşım, genelde olduğu kadar, özellikle Ortadoğu halklarında çok tehlikeli bir etki yaratmıştır. Hatta denilebilir ki din gerçeğine inkarcı yaklaşım diyalektik materyalizmin kabulü, uygulaması anlamında olup Ortadoğu devrimlerinin gelişemeyişinin de önemli nedenlerinden biridir.”

PKK, din konusunda “Kürdistan İmamlar Birliği, Kürdistan İslam Partisi, Kürdistan Yurtsever İmamlar Birliği, ERNK İmamlar Birliği, Kürdistan Yurtsever Din Alimleri Birliği” gibi oluşumlarla ya doğrudan ya da dolaylı ilişki içerisindeydi. Abdullah Öcalan, İslam ülkeleri temsilcilerine de mektuplar göndererek yardım istiyordu. Öcalan bu kez Kürt halkını Müslümanlığın geri bıraktığını söylemeyip, “Irk, dil ayrımı yapmadan bütün insanlığı kucaklama yeteneğindeki İslam Dini Kürdistan halkının da manevi dünyasına yol gösteren bir rehberdir” şeklinde sözler sarf ediyordu.

Öcalan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gönderdiği savunmasında da Nakşi İslam’ın egemenliğini arttırdığına dikkat çekmişti. Anlayacağımız ne PKK’nın veya Kürdistan İmamlar Birliği’nin çalışmaları yeni, ne de konu ile ilgili gazetelerdeki açıklamalar. Yeni olan tek şey, zamana göre değişen yeni tutum ve yaklaşımlar…

Helin Demir


Lire également