19 Nisan 2024

41 visiteurs en ce moment

100e anniverssaire de la république de Turquie

Türkçe

DTP & PKK : DTP’li bagimsizlarin seçim vaatleri

Publié le | yazan Helin Demir | Nombre de visite 303

Bugünlerde Türkiye’nin gündemini meşgul eden en önemli konu seçimler. Bağımsız milletvekilliği meselesi de tabi ki önemli. Herhangi bir siyasi partiye güvenmeyen, hiçbir siyasi partinin kendisini temsil etmediğini düşünen her vatandaş, milletvekili ya da yerel seçimlerde adaylığını koyabilir, kendisi için halktan oy isteyebilir. Hiçbir siyasi partiye güvenmeyen halk da, kendisini daha iyi temsil edeceğini düşündüğü bağımsız adaya oy verir, Parlamentoya gönderir. Ancak, bağımsız adayların seçim vaatlerinin de inandırıcı ve sorunları çözümleyici karakterde olması gerekiyor.

Bakın “Nasname” sitesi yazarlarından Sıdkı Zilan, bu konuda neler düşünüyor; “Bu ülkede ve dünyada, bugün veya yarın doğruyu söylemek ve istemek yeterli değildir. Mühim olan doğruyu yaşamak ve bilfiil doğrudan yana olmaktır. Bu açıdan bakıldığında, 22 Temmuz seçimleriyle ilgili siyasi partilerin ve milletvekili adaylarının söylemleri ilginç olduğu kadar öğreticidir de.

Gelelim DTP’nin seçim vaatlerine. Bilgi, birikim, halka yakınlık, temsil kabiliyeti bakımından DTP’li adayların ekseriyet itibariyle sınıfta kaldığı rahatlıkla söylenebilir. Bir de bu zayıflığa Öcalan gölgesi düşünce Kürtleri temsil etme, diplomasinin bu kadro ile olmayacağı rahatlıkla söylenebilir. Seçim vaatlerini de öğrenince bu konudaki kanaatim daha da pekişti.

DTP’nin açıkça Öcalan ve PKK’nın Kürdistan’daki katliamlarını mahkum etmediğini, PKK’nın iç infazlarını sorun yapmadığını biliyoruz. Öldürülen binlerce Kürdün, viran edilen binlerce köyün, yetim bırakılan binlerce Kürt çocuğunun dramından bizzat PKK ve onun yanlış siyasetine sessiz kalan Kürtler sorumludur. Faraza, bir Kürt genci iyi niyetli ve samimi duygularla PKK’ya katılmış olsun. Bu gencin Kürtlerin öldürülmesinde, Kürt köylerinin yakılmasında, Başbağlar veya Hamzalı köyü örneklerinde görüldüğü üzere katliamlarda kullanıldığını düşünün ve bu gencin şöyle veya böyle öldürüldüğünü veya örgütün iç infazına kurban gidip şehit ilan edildiğini düşünün. Ben iddia ediyorum ki çatışmalarda ölen Kürt gençlerinden daha fazlası bizzat PKK tarafından hain veya başka yaftalar yapıştırılarak öldürülmüştür. Bu hayasızlığa bir çare bulmadan faili meçhulleri dillendirmek çözüm değildir.

Düşünce ve inanç özgürlüğü, ifade özgürlüğü. Bu konuda da DTP’nin veya onun içinde yer alan PKK’lı unsurların temiz bir sicili yoktur. Sırf görüş ayrılığından dolayı öldürülen Kürtlerin haddi ve hesabı yoktur. Hele PKK’dan görüş ayrılığı nedeniyle ayrılan PWD’li şahsiyetlere yani eski PKK’lılara reva görülen ve bariz örneğini Hikmet Fidan, Kani Yılmaz ve benzeri şahsiyetlerin öldürülmesinde gördüğümüz vahşet operasyonları mutlaka cevaplanmalıdır.

Hukuk devleti, hangi devlet, kimin devleti. Kadına yönelik şiddet gibi kulağa hoş gelen sözlerle halkın kafası karıştırılmak istenmektedir. Kadına yapılacak en büyük kötülük onu evinden etmek, eşinden ve çocuğundan etmektir. Kürt kadınının ancak dağa giderek, savaşarak özgürleştiğini iddia edenler, Kürtlerin geleneksel aile yapısını bozanlar, Kürt çocuklarını babasız bırakanlar ve Kürtleri değerlerinden edenler, gözümüzün içine baka baka kadınlarımızın özgürlüğünden dem vurmaktadırlar. Allah bizi bu kurtarıcılardan kurtarsın.

Bir de özgürlükçü anayasa istemişler. Madem öyle isteklerini içeren bir anayasa yapsınlar da etrafında tartışalım. Şüpheniz olmasın ki bu zihniyetin yapacağı bir anayasa mevcut anayasadan daha geri olacaktır. Öcalan ve onun yüksek fikirlerine aykırı/pratiğine ters şeylerin anayasaya girmesine izin vermezler. Düşündünüz mü partilerinin ismi bile Öcalan tarafından dikte edilmişken, demokratik toplum söyleminden hareketle DTP isminde karar kılınmışken/ aslı Demokratik Türkiye Partisidir/ özgürlüklerden bahsetmek zordur. Bu perişan hallerine rağmen gariban Kürtlerden oy istemektedirler. Oy ki ne oy.”

DTP’nin bağımsız adaylarla Meclis’e girmesini demokrasi mücadelesi gören, faydalı bulan içimizdeki iyi niyetli insanlar daha fazla düşünmek zorundadır. Bu insanların Meclis’e girmesi, Türkiye’ye kan ve gözyaşından başka bir şey kazandırmayacaktır.

Helin Demir


Lire également