19 Nisan 2024

224 visiteurs en ce moment

100e anniverssaire de la république de Turquie

Türkçe

Türkiye`de gizli servis çalışmaları..!

Publié le | | Nombre de visite 2819

Nous vous proposons aujourd’hui un article en turc de Hasan TAŞKIN évoquant la présence et les activités d’agitation-propagande des services secrets étrangers en Turquie. Le passage sur les attentats commis contre des intellectuel républicains est tout particulièrement intéressant.

Yazan : Hasan TAŞKIN


Türkiye Cumhuriyeti, uzun yıllar önce yabancı gizli servislerin ilgi alanındaydı.Bu ilginin sebebi öncelikle coğrafyasının getirdiği avantaj, petrol yollarına ve kaynaklarına yakınlığı, diğer doğal enerji madenlerinin ve diğer cevherlerinin topraklarında bol miktarda barınması, halkının maalesef eğitim seviyesinin düşük olması hasebiyle kolay yönlendirilebilir ve aldatılır olması ve bu nedenle bu ülke üzerinde çok kolay politikalar geliştirilebilmesi, İsrail Devletinin VAAD EDİLMİŞ TOPRAKLAR’ının yine aynı ülke sınırları içinde olması, aynı zamanda ileride birkaç on yıl sonra dünyada meydana gelecek iklim değişikliklerinin Kuzey Avrupa’da ve yakın coğrafyalarda uzun ve kalıcı bir çöl etkisinin oluşacak olması gibi sebeplerle açıklanabilir.

Günümüze kadar bir çok araştırmacı bu konularda zaman zaman araştırma makaleleri hazırlamıştır. Aynı şekilde CIA, MI6 gibi ünlü yabancı servislerde bu topraklar için bir sürü politika üretmiş ve bazıları uygulanmıştır.
Hatırlarsanız ABD, soğuk savaş zamanında Türkiye’ye tarihinde hiçbir ülkeye davranmadığı şekilde yakın davranmış ve bir dizi askeri destekten siyasi desteğe kadar yardım paketleri uygulamış ve uygulatmıştır.

O dönem, ABD, Türkiye’nin Sovyetlere yakınlaşmasını istemediği ve Komunizmin Türkiye üzerinden Avrupa ve diğer bölgelere yayılmasını engellemek adına ardı ardına bir çok hükümetle pazarlıklar yapmış ve Komunizmin yayılma tehlikesine karşı Türkiyeyi NATO içine alarak dokunulmazlık sağlamıştır. Aynı şekilde Komunizm’i bir tehlike olarak Türk Siyasi Literatürüne sokmuştur.

Ama o günlerde Komunizm tehlikesinin yanı sıra, daha da büyük bir tehlikenin ortaya çıkması sağlanmış oldu. O tehlike de ABD ve güdümlü devletlerin Türkiye üzerindeki gizli emelleri ve bu uğurda yapılan yüzlerce operasyon.

İşte o günlerde asıl fark edilmeyen ve aslında fark eden çevrelerinde hızla susturulduğu bu tehlike EMPERYALİZMİN YAYILMASI ve BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ’nin ilk haliydi.

GİZLİ SERVİSLER TÜRKİYE’DE CİRİT ATIYOR

Batılı Gizli Servisler, politikalarını uygulamak için askeri operasyonlar yapmak yerine ülkenin içinde çeşitli özellikleri ile sivrilecek genç beyinlerin peşine düştüler. Devşirilen kimi yazar, kimi devlet adamı, kimi iş adamı ve diğer çevrelerden binlerce genç, çeşitli burslar adı altında ABD’nin ve diğer Batılı ülkelerin seçkin okullarında kendi istekleri doğrultusunda eğitildiler.

Kıvama gelenler, yine Türkiye’de görevlendirilerek önemli makamlara konuldular. Böylece, gizli servis tebaası milyonlarca dolarlık masraftan tasarruf etmiş aynı zamanda kendilerine göbekten bağlı bir ADANMIŞLAR ORDUSU kazanmış oldu.

Devşirilmiş olanlar makamlarında bu örtülü desteğinde yardımı ile gün gün yıldızlaştılar. İstenilen kararların alınmasında en önemli pay sahibi oldular.

Gizli servislerin yaptıkları elbette bununla sınırlı kalmıyordu.

Çok sayıda gazete, dergi ve gündem yaratacak ne kadar materyal varsa hepsinin el altından sahibi yada en büyük ortağı oldular. Böylece iş, kolaylıkla görsel ve yazılı basın sayesinde ve buradan çıkarılacak ISMARLAMA haberlerle istenilen etki yaratılacak. Çıkarılacak dezenformasyon ağı ile bu güç odaklarına karşı gelenler de birer birer yok edilecekti.

Böylece başlayan KAFATASI AVI, ABD-İSRAİL karşıtı tüm güç merkezlerine karşı başlatılmış oldu. Artık ülke içinde bu odaklara karşı gelenler birer birer tasfiye ediliyor, yazarlar işlerinden oluyor, resmi makamlarda bulunanlar pasifize ediliyor, iş adamları ise birden bire ekonomik sıkıntılar yaşamaya başlıyordu.

Tabi bu yapılanlar yetmezdi. Türkiye’nin tam anlamı ile kontrolü sağlanmalıydı.

Bu tehlikenin farkına varanlar ise bunu dile getirmeye çalıştılarsa da maalesef verdikleri mesajlar çoğu kez yerine ulaşmadı yada çok geç ulaştı. Onlar da kaderin bir cilvesi ile ortadan kaldırıldılar. Elbette bu yargısız infazlarda bu gizli servislerin payı oldukça büyüktü.

Ordu ise tüm bunların farkında idi. Ancak, güç savaşlarında bu gizli servislerin ağı o kadar uzak yerlere ulaştı ki ordunun da elleri kolları bağlanmış ve içlerindeki birkaç milliyetçi subayda aynı odaklar tarafından pasifize edilmişti.

Artık , kontrol tamamen milliyetçi kesimden çıkmış, uluslar arası gücün denetimine girmişti.

Ülkeyi işgal edemeyenler, ülke içindeki güç merkezlerini harekete geçirmiş ve istenilen politikaların uygulatılmasını sağlar olmuşlardır. Öyle ki yurdun muhtelif yerlerinde stratejik öneme sahip ABD – İSRAİL güdümünde askeri tesisler bulunmakta ama paravan şirketler görünümünde faaliyet göstermektedir. NSA’nın dinleme istasyonu olarak hem İstanbul’da hemde Ankara’da iki ayrı merkez bulunmakta ve sözüm ona denetlenmektedir.

Bunun yanı sıra gerek CIA’nin gerekse MOSSAD’ın çok sayıda dinleme ve istihbari merkezi olduğu ve yurdun muhtelif yerlerinde paravan şirketler örtüsünde faaliyette olduğu bilinmektedir.

Buraya kadar anlatılanların hepsini değerli okuyucular aşağı yukarı bir yerlerden okumuşlardır.
Ancak, bundan sonra anlatılanlar ise daha önemli ve bir o kadar dikkat çekicidir.

ÖNCE UĞUR MUMCU ÖLDÜRÜLDÜ...

Rahmetli Uğur MUMCU Çekoslavak yapımı bir C4 patlayıcı ile öldürüldü ki o dönemde hiçbir terörist örgüt bu tür bir patlayıcı kullanmıyordu. Ayrıca Türk Medyasında o tarihte yer almayan ama Mumcu cinayeti ile ilgisi olabilecek bir durum vardı. İki ortadoğu hatta biri Türkiye uzmanı olan iki CIA ajanı Mumcu cinayetinden bir kaç saat sonra Washington DC sokaklarında infaz edildiler. O dönem hiçbir basın-yayın organı bu habere fokuslanmadı.

Rahmetli Uğur MUMCU’da gizli bir dosya vardı ve bu dosya onun sonunu getirmişti. Onun öldürülmesi KÜRT DOSYASI’na bağlandı. Ancak asıl öldürülme sebebi ÖZEL BÜRO tarafından yakın zamanda açıklandı. Bu işte Türkiye ile ebedi BATI düşmanı İran arasında sıcak bir sorun yaşanması istendi. Bu olayın stratejistleri İran ile Türkiye arasında yaşanacak bir gerginliğin ülke içindeki giderek artan Türkiye-İran yakınlaşmasının önünü kesmek istiyorlardı ve bunu da kısmen başardılar.

Çetin YETKİN, MUMCU öldürülmeden kısa bir süre önce yine o dönemde önemli davalara bakan bir savcı ile birlikte onu evinde ziyaret etmişti. MUMCU Suikastının ardından basında çıkan haberlerin tek odak noktası da bu KÜRT DOSYASI oldu.

MUMCU Suikastından bir süre sonra da TALABANİ’ye 100 bin silah gönderildiği haberleri, gazete sayfalarına düşmeye başladı. O dönemde Jandarma Genel Başkanı rahmetli Eşref BİTLİS Paşa’ya konu ile ilgili düşüncelerinin sorulması üzerine “KONUŞULACAK ŞEYLER ZAMANI GELİNCE KONUŞULUR” demiştir. Aslında Eşref Paşa PKK’nın ardındaki asıl güçlerin uzun zamandan beridir farkındaydı. Bu konuda bir çok bilmeceyi çözmüş ve önemli bilgiler edinmişti.

Paşa, PKK’ya karşı savaşmaları için 100 bin silahın (bedava olarak) TALABANİ’ye verilmesi fikrine karşı olumsuz bir rapor hazırlamıştı. Bu raporda ne yazıldığını ise dönemin Genelkurmay Başkanı Emekli Org. Doğan GÜREŞ çok iyi bilmektedir.

Bugün gelinen noktada TALABANİ-BARZANİ-PKK üçlüsünün, ABD’nin Türkiye’yi parçalama ve federasyona dönüştürme planındaki rollerini görünce Eşref Paşa’nın Talabani’ye silah verilmesine karşı çıkmakta ne kadar haklı olduğu ortadadır.

Tabii, o günlerde bu 100 bin silah TALABANİ VE PKK arasında pay edilmişti. PKK terörünü bitirmek, Talabani ve Barzani soysuz takımını hizaya getirmek için yılmadan mücadele eden Eşref BİTLİS Paşa’nın kadrosunun başına gelmedik iş kalmadı.

Bahtiyar AYDIN Paşa kafasından vurularak şehit edildi. Ertesi gün gazetelere yansıyan haberlere göre KANAS silahı ile ateş eden PKK’lılar Komutanımızı öldürmüştü. Oysa bu suikastin, o şartlarda KANAS silahla yapılamayacağını birazcık silah bilgisi olan herkes bilir. Nitekim daha sonra, yine gazetelere yansıyan haberlerde Paşa’nın ölümüne neden olan silahın 7.65 mm. Çapında Beretta olduğu ve kafasının sağ tarafından girdiği ortaya çıktı.

ÜÇOK, KIŞLALI VE HABLEMİTOĞLU SUİKASTLERİ

Her üç cinayette CIA-Mossad tarafından organize edilmiş propaganda cinayetleridir. Suikastten sonra beklenen yine aynı senaryodur. İran ve bölge ülkelerine yakınlaşan bir Türkiye’nin daha çok batı suları etkisine girmesi hedeflenmiştir.

Hasan TAŞKIN
taskin @ hasantaskin.com


Lire également