Yazan: Rojhat Zozan

Teror orgutu PKK’dan kopan PWD’nin Turkiye calismalarini yurutmekten sorumlu koordinatoru Hikmet Fidan, 6 Temmuz 2005 tarihinde ogle saatlerinde Diyarbakir’in Baglar Semti’nde PKK Cinayet Orgutu’ne mensup iki caninin silahli saldirisi sonucu hayatini kaybetmisti. Hikmet Fidan cinayeti uzerine simdiye kadar cok kereler yazildi, cesitli internet sitelerinde yorumlar yapildi.

Kurt aydinlarinin yorumlarinin cogu “Omerta” yani “Suskunluk Yasasi”na gore, onlarin prangayi sokup atamayacaklarini gosteriyordu. Simdi ise cinayetin uzerinden tam iki yil gecti ve katiller halen yeni cinayetler pesinde kosmaya devam ediyor.

06 Temmuz 2007 tarihinde Nasname sitesinde yer alan bir yazi belki de Hikmet Fidan’in hayatini ve mucadelesini en yalin sekilde anlatan yazilardan biridir !

Yazida ozetle :

“ … Hikmet Fidan’in olumunun uzerinden iki yil gecti. Onsuz gecen iki yil, ona sevgi besleyenlerin ozlemlerini, onu kaybetmenin yureklerine isledigi tarifsiz acilari bir nebze olsa hafifletti ama olumun dahi silmeye muvaffak olmadigi dogrularinin ve dusuncelerinin guclenerek filizlenmesine olanak tanidi…

… Hikmet Fidan, iradesinin ipotek edilmesine inatla direnen bir aydin onuru sergiledi. Siyaset sahnesinde kukla vazifesini benimsemis geleneksel aydin profilini yadsiyarak, ozgur ve analitik aydin kimliginin gelismesi ugruna cetin bir mucadele sergiledi. Mevcut kosullarin bicimlendirdigi yurtseverlikten uzak, bencil ve cikarci aydin yaklasimini reddederken, yurtsever aydin tanimina yakisir bir acilim sagladi. Ozellikle, savas kosullarina uzun bir sure ara verilen donemde gelisen rantci ve cikarci aydinlarin cirkinlestirdigi bir donemin, aydin onuru ve hassasiyetini sergileyen gercek degerlerinden biri olarak on plana cikti…

… Emek verdigi, bilgi ve birikimini kattigi bir davanin, hedeflerinden uzaklasmasi karsisinda klasik bana necilik tutumuna zit bir yaklasim sergilemis, bu yaklasimindaki kararlilik ve direnci onun fiziki varliginin yok edilmesiyle sonuclanmistir. Ancak tarihteki sayisiz orneginde oldugu gibi, Hikmet Fidan’in imha edilen fiziki varligi, onu var eden asil ozu, dusuncelerini imha etmekte yetersiz kalmis, aksine daha da guclenerek on binlere ulasmasina firsat tanimistir…

Dun Hikmet’in kimler tarafindan ve nicin katledildigi onemli bir soru olarak zihinlerde cevaplar aramaktaydi. Ancak bugun bu soruyla Hikmet’in savundugu dusuncelerin golgede kalmasi abesle istigaldir. Bu nedenle, Hikmet’i iyi anlamak ve tanimak icin onu farkli kilan yonlerini ve dusuncelerini analiz etmek gerektigine inaniyoruz…

… Hicbir kaygi ve menfaat gozetmeksizin, sonuclarinin neler olabilecegini ongormesine ragmen, halki icin mucadele eden bir aydin, saygiyla anilacak bir aydindir…”

Sonuc olarak, Fidan’in oldurulmesi, uzerinde durulmasi gereken, kendimizi tartismayi gerektiren trajik bir olaydir. Bu ise yurtsever her bireyin ve aydinin gorevidir.

Zira Fidan ve benzeri yontemlerle kaybettigimiz Kurt halkinin onemli diger evlatlarini, tasvir etmeye calistigim hastalikli yapinin bir sonucu olarak kaybettik ve kaybetmekteyiz. Bunu asmak icin de kendi icimizde, acik sozlulukle ve medenice tartismayi ogrenmek, kararlilikla alternatif yaklasimlar uretmek durumundayiz. Tahrip etmek, bozmak kolaydir. Yapmak, insa etmek ise zordur.

Kurtler olarak aklimizi, kurtaricilik mitinden, kurtaricilarin cebinden kurtarmamiz temennisiyle. Bir halk esir olmaz. Ama kurtaricilar, aklini kurtariciya teslim etmis bir halki esir edebilir. Gunlerden ... 6 Temmuz 2005. Zaman durmus gibi. Ustelik dost bildiginden gelen bir olumle, olumlerle …

Sevgili Hikmet Fidan, seni ozluyoruz.