Code idéologique du PKK et les divers livres
Pazartesi 2 Ekim 2023

DTP’NİN TAVIRLARI

Publié le | yazan Helin Demir | Nombre de visite 375

Seçimlerin yapılacağı tarih yaklaştıkça, meydanlar iyice hareketleniyor, seçim tartışmaları her geçen gün renkli boyutlar kazanıyor. Kürtler adına siyasete yeni bir soluk getireceğini düşünen DTP’nin Kürt partisi mi, yoksa Türk partisi mi olduğu yönündeki tartışmalar hala gündemi meşgul edebiliyor. DTP’liler ise, kimin partisi olduklarını izah etmekte güçlük çekiyor. Ahmet Türk ve diğer partililer seçim konuşmalarında elbette Türkiye partisi olduklarını, çünkü Türkiye’de siyaset yaptıklarını belirtiyorlar. Ancak seçmenler kendi kendilerine düşündüklerinde, DTP’nin inananlarını kandırdığını mı yoksa ikna etmeye çalıştığını mı çözemiyor. DTP eğer dedikleri gibi Türkiye partisi ise, Kürtlerin birinci derecedeki oylarını ve muhataplık durumlarını kulak ardı ediyorsa, Kürtler adına yola çıkan bir parti olabilir mi? Kürtler adına yola çıktığını izah edememişse bu güne dek, peki ’terör yanlısı faaliyetlere pirim verdiğini’ nasıl izah edecek? Kuşkusuz bunu beceremediği için, ne Türk ne de Kürt partisi olamıyor.

M.Can Yüce, “Kızıl Bayrak” sitesinde yer alan “Bir Kez Daha Seçimler Üzerine” başlıklı yazısında, DTP’ye oy vermenin ya da vermemenin, seçmenlerin kafasını kurcalamaya devam ettiğini, bu durumun sorunun sadece sonucu olduğunu, aslında bunun gerekçelerinin açıklanmasının gerektiğini belirtiyor. Bir taraftan İmralı ve onun yörüngesindeki DTP hakkında tanımlama yaparken, diğer taraftan bu tanımlamaları yok sayıp bu parti ve kişilere oy verilmesini istemenin en sıradan politik ve genel ahlak ölçülerine sığmayacağını kaydediyor.

Yüce, DTP’yi ne pahasına olursa olsun desteklemeyi önerenlerin öncelikle DTP hakkında gerçekten düşünce netliğine sahip olup olmadıklarını merak ediyor. “DTP kendi omuzları üzerinde kendi kafasını mı taşıyor, DTP’nin İmralı ekseninin dışında bir tek sözü ve eylemi var mı, bugün onları perde arkasında kim veya kimler yönetiyor, TRT 6’da program yapıyor veya çalışıyor diye insanları korucu olarak suçlayanların devlete askerliğini kusursuz ve tam olarak yaptıktan sonra gelip kendi başlarında kendilerini sindirmekte neden bir sakınca görmüyorlar?” şeklindeki soruların cevaplarının aranması gerektiğini ifade ediyor.

Öcalan’ın, onun figüranlarının, iradesi olmayan yöneticilerinin kendilerinden farklı düşünen aydın, yazar ve siyasetçileri tehdit ettiklerini, haklarında ölüm fermanları çıkarttıklarını açıklayan Yüce, DTP’nin bu konuda söylediği veya söyleyeceği tek bir lafının bile bulunmadığını, ya da bulunamayacağını söylüyor.

Yüce, yazısının devamında, DTP’de biriken halk gücü ve potansiyelin nasıl ve hangi amaçlar için kullanıldığı, yıllardır ellerinde olan belediyelerde neler yaptıkları gibi soruların yanıtlarını ararken, DTP’ye oy verme çağrısı yapanların, “seçimde tarafım” diye tutumunu ortaya koyan arkadaşların öncelikle bu sorulara yanıt vermesi gerektiğini düşünüyor.

Siyaset ve samimiyetsizlik arasında kurulan, siyaset kültüründe yerleşen özdeşlik devrinin kapanması gerektiğine inanan tarafın geleceği kazanacağı değerlendirmesini yapan Yüce, “Kazanılacaksa da böyle bir gelecek kazanalım, başkasını değil” şeklinde sözlerini sürdürüyor. Seçim sonuçları bakımından kaybedilebileceğini ama sadece bunun bir seçim sonucu olacağını belirten Yüce, oysa ilkeli ve tutarlı şekilde bir Meclis üyeliği, bir Belediye Başkanlığı vb görevlerde bulunmanın kazanmak üzere çıkılan yolda önemli bir adım atılmış sayılacağını vurguluyor.

Seçim ortamı ve liderlerin söylemlerine baktıkça M. Can Yüce’nin görüşlerine katılmamak elde değil gibi görünüyor. DTP’nin seçimlerde başarılı olmak istiyorsa terörü kesin bir dille reddetmesi, tahriklere kapılmaması ve halk için daha faydalı işlere kendini adaması gerekiyor.

Helin Demir

helindem@mynet.com